22 Ekim 2017 Pazar

YAŞLI AMA YAŞAM DOLU BİR SEMT "BALAT"

Güzel  bir Pazar sabahında;  yaklaşık 30 yılı aşkın dostluğumuzu  hem gezelim, hem de güzel bir mekanda kahvaltı edelim diye geçirelim istedik. 


İstanbul’un en eski yerleşim yerlerinden biri olan Balat'a gelip, yol kenarındaki güzel manzaralı Haliç Derin Cafe'yi tercih ettik ve doğru da yaptığımıza inandık. Sizlere hem fiyat konusunda, hem de rahatlık konusunda bu mekanı önerelim dedik.  Haliç Derin Cafe ulaşımı çok kolay olan bir konumda.. Bu konuda sizlere de küçük bir video çektik..


Derin Cafe'de çekilen videomuzu tıklayarak mekanı daha iyi tanıyabilirsiniz.

Balat semti, sokaklarında hala çocukların oynadığı, iki ev arasına gerilmiş iplere asılı çamaşırların kokusuna bürünmüş, yaşlı ama yaşam dolu bir semt.. Her ne kadar son zamanlarda trend bir semt olsa da her yerinden yaşanmışlık size bakıyor. Halen yol ortasındaki iplerde çamaşırlar  seriliyor bu semtte, sanki bize  bu evde neler yaşanıyor der gibi... 

Osmanlı zamanında Yahudilerin yerleşim yeri olarak bilinen bu tarihi semt, o günlerin izlerini hala sokaklarında bulunan sinagoglar, kiliseler ve camilerle günümüze taşımış, taşımış ama sanki şimdilerde bu eserler meraklıları tarafından daha günyüzüne çıkartılmış.

Fatih ilçesinin, Haliç kıyısında Ayvansaray ve Fener arasında bulunan Balat, yokuşlu sokakları, cumbalı evleri ve takvimi 1950’lerde unutmuş izlenimi veren görüntüsü ile bizim de bu Pazar günümüze ayrı bir renk kattı.

Haliç'deki Derin Cafe'de de tıpkı bu semt insanının samimiyetini bulduk. Cafe'de bizi karşılayan görevlilerin evimizdeki kahvaltı sofraları gibi hazırladığı muhteşem kahvaltısını Haliç'e doğru bakarak yedik... 

Mevsimler öncesinin taze bahar serinliği,
Anılar sesleniyor hüzünle Balat'tan.

Birlikteliğimiz bitip, ayrılığa dem vururken...
Seneler hepimize vurmuş, ardımızdan bakarken.

Kimbilir hangi güzel şarkının güftesiydi?
Şu ahenkle akan acımasız zaman,


O eski İstanbul'dan bir haber veriyor,
Geçip giderken Balat'ta zaman...

(Şiir Harun Reşit Tığlı'ya aittir)

17 Ekim 2017 Salı

HEYBELİADA "İSMET İNÖNÜ EVİ"

Heybeliada'ya başlayan yolculuğumuzda böyle güzel bir eve ve tarihi anılar ile karşılaşacağımı doğrusu bilmiyordum. 



Heybeliada'da güzel bir panoramik gezinti yaparken, pembe boyalı bir evin İsmet İnönü'ye ait olduğunu gördüm. Hemen eve giriş yaptım. Öncelikle sadece kendim için gezdiğim evi öyle beğendim ki Serpil'in Gezi Rehberi Takipçilerine de burayı tanıtmadan yapamadım. Heybeliada'daki bu evde İsmet İnönü'nün bilinmeyenlerini, tarihin yaşanmışlığını, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nün arkadaşlığına ve dostluğuna şahitlik etmiş oldum.



Ama burayı bize hakkıyla anlatan Sayın Arzu hanıma teşekkürlerimi bir borç bilirim. İnönü Vakfının ve İnönü'nün çocuklarının bu hanıma çok çok teşekkür etmeleri lazım. Böyle içten, böyle tarihsel bir anlatımla evi tanıtıyor ki.. Ben de İnönü evi kadar, size Aynur hanımı da tanıştırmayı bir borç bildim. 



Videoyu izlediğinizde bana hak vereceksiniz sanırım.



Bu ev için bize verilen broşürde hoş anlatım sergilenmiş, bilmediklerimizi oradan öğrendim ve bunları şimdi size aktaracağım. 

İsmet Paşa ile Heybeliada ilişkileri 1924 yılında başlamış. Paşa, o tarihte bir rahatsızlık geçirmiş.  Başta Gazi Paşa olmak üzere doktorlar mutlak istirahat önermişler.  Heybeliada seçilmiş ve bu ev, eşyalı olarak kiralanarak aile buraya yerleşmiş. 


Bundan sonraki hikaye de şöyle devam ediyor broşürde;



"Ada’nın etrafında çamlık yollarda turlar atılır, gezintiler yapılır. Ağaç cinslerine merakı burada başlar. Sağlığı süratle düzelmektedir. Fakat, Ada sefası uzun sürmez. Doğu’da Şeyh Sait isyanı başlamıştır. Gazi Paşa, kendisini Ankara’ya çağırmıştır. Kısa bir süre içinde başbakanlığa tekrar atanır.



Aile çoğalmıştır. Ömer’e, Erdal ve Özden de katılır. Her yaz, Heybeliada’ya gelmektedirler. Denize girilmekte, gezintiler yapılmakta; çocuklar tenis oynamakta ve bota binmektedirler.

Kirada oturdukları evi, 1934 yılında satın almayı düşünürler. Eve, mobilyalı olarak 25 bin lira istenir. Gazi Paşa, eşyasız olarak satın almasını önerir. Zira, o zaman için, bu parayı çıkıştırmak oldukça zordur. Pazarlık edilerek, 9.500 liraya anlaşırlar. Evin yeni eşyasını Gazi Paşa hediye eder.

Bugünkü eşyalar, yüzleri yenilenmiş olarak o zamandan kalmadır.

İsmet Paşa, 1937 yılının Eylül ayında başbakanlıktan ayrıldıktan sonra Ada'ya uzunca bir süre için yerleşir. Yeni başbakan olan Celal Bayar, kendisini Ada'da ziyaret eder.

1938-1950 yılları arasında, yani cumhurbaşkanlığı döneminde, maiyetinin de kalabalıklığı yüzünden Florya ve Yalova tercih edilirse de aile Ada’dan kopamaz. Mevhibe Hanımla çocuklar, kısa süreler de olsa, yazlarının bir kısmını burada geçirirler.

Ada’daki ev, eski canlılığını 1950-1960 yılları arasında tekrar bulur. Muhalefet yıllarında, yazların çoğu burada geçirilir. Ünlü çivilemeler, plajın tahta iskelesinden yapılır. Onun bir kolu sıyrılmış askılı mayosu ile giysileri herkesçe bilinir, gazetelerde resimleri yayımlanır. Plaja eşiyle iner. Çocuklar ve gençler, hemen etrafını sararlar. Kafile halinde tahta iskeleye yürünür. Paşa, çivilemesini yaparken tramplene tünemiş gençler ve çocuklar da hurya hep birlikte denize atlarlar.


Mevhibe Hanım, denizde kalış sürelerini kolundaki saatle hep kontrol eder. Bu gittikçe uzayan bir süreç halinde olur. Plaja yaya gidilir ama dönüş faytonla olur. Eve dönülünce, Paşa bir saat kadar uyur. Öğle yemeği için, kravat ve yeleğine kadar giyindikten sonra sofraya öyle oturur. Öğleden sonra tekrar pijama giyilir ve uykuya yatılır. Paşa, çok kimseye bu alışkanlığını aşılamıştır.
Akşamüstü, balkonda çay içilir. Genelde konukları da vardır. Yoldan geçenlerin selamlarını alır ve onlara el sallar. Bazen, yukarı çıkıp elini de öperler. Akşam yemeği içerde yenilir. Zaman zaman bütün aile sofradadır. Erdal, “komşu kızı” Sevinç Sohtorik ile nişanlandıktan sonra babasının, evlendikten sonra da kayınpederinin evinde kalmaya başlar.



Akşam yemeğinde İnönü, bir iki kadeh içkiyi ihmal etmez. O ölçüyü de geçmez. Bu keyfine göre bazen rakı, bazen votka olur. Yemekten önce bir viskiyle başladığı da görülür. Ama hep dikkatlidir. Çünkü ertesi sabah tartılacaktır. Başta, İsmet Paşa, hem yürüyüş olsun diye iskele civarındaki eczaneye gidip orada tartılır. Daha sonra, banyoya bir terazi konulur. Ayrıntılara kadar dikkatli olan İnönü’nün bu terazisi, tabii bir kantarlı terazidir, gramına kadar gösterir.

Muhalefet liderinin 1950 ile 1960 arasında işleri çoktur. CHP, 1950’de bir yenilgi ile muhalefettedir. Partide çeşitli eğilimler ve cereyanlar vardır. Mevhibe Hanım’ın misafirlerinin çoğu CHP’li politikacılardır. Neyse ki, “Son Vapur” ile dönmek mecburiyetindedirler.

1954 seçimleri, daha da kötü sonuçlanınca Paşa’nın işi büsbütün zorlaşır. Ancak 1956’ya doğru partinin inişini durdurabilir. Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Hürriyet Partisi’nin ileri gelenleri de Heybeliada’daki ziyaretçilere eklenir. İşbirliği görüşmeleri, Taşlık ve Ada’daki evlerde sürer gider. Birçok protokoller imzalanmıştır. Tanınmış politikacılar, yemek masasının da konuklarıdırlar. İşbirliği yapmak isteyenler, hep hakkından fazlasını istemektedirler. İsmet Paşa, kendi partisinin yöneticilerine, “ötekilerin delileriyle uğraşmaktan bıktım, bir de karşıma siz çıkmayın!” sözünü Ada’daki bu evde söylemiştir.

27 Mayıstan sonra ve başbakanlığı döneminde Ada’daki evin trafiği azalır. Zaman zaman yaz aylarında, ev gene açılmakta ve misafir ağırlanmaktadır. Yahut, Maltepe’deki Ömer’in evinden vapurla Ada’ya geçilmekte ve birkaç gün kalınmaktadır.

İsmet Paşa, berberi Yani'yi gene evine her sabah tıraş için çağırmakta, saçını kestirmek için ise onun çarşıdaki dükkanına gitmektedir.

Başbakanlık döneminde Maltepe daha ayaküstüdür ve pazar akşamları trene binip Ankara’ya dönme kolaylığı vardır.

İsmet İnönü başbakan değilken, baş misafirleri CHP'nin genel sekreteri İsmail Rüştü Aksal ile eşi Jale Aksal'dır. Genellikle çalışma odasında, akşam üzerleri de balkonda "Ortanın solu" fikrini oluşturmaktadırlar. Bu fikir, Ada'daki bu evde kotarılıp partiye ve kamuoyuna sunulmuştur.

Evin başka ziyaretçileri, unutulmaz gazetecilerdir ki bunlar genç, dinamik ve işleri gereği, kapıdan atılsa pencereden girebilen muhabirlerdir. İnönü, burada birçok basın toplantısı düzenlemiştir. Karşılıklı birçok atlatmaca oyunları da oynanmıştır.

Heybeliada’daki evin hüzünlü dönemi 1973 sonrasıdır.

İsmet İnönü artık yoktur. 25 Aralık 1973'te Ankara'daki Pembe Köşk'te 89 yaşında gözlerini kapamıştır. Ada'daki ev, ilk yazlar açılmaz. Mevhibe Hanım, Kartal'dadır. Fakat, Ada'daki ev hasreti, giderilemez bir hasrettir. Üstelik gelini Sevinç de bir Ada çocuğudur. Bazı yazlar, Ada'daki ev açılmakta temizlettirilmekte, Mevhibe Hanım oraya geçmekte ve Erdal ile Sevinç de onunla birlikte olmaktadırlar. Erdal ve Sevinç de, orada hayatı canlı halde tutabilmişlerdir.

Fakat evler de insanlar gibi doğanın hışmına maruzdurlar. Yılların evi, hele arkasındaki güzelim bahçe ve setler, yavaş yavaş terk edildikleri yalnızlık içinde çökmektedirler. Tek çare evin özel bir ev olmaktan çıkarılıp, İsmet İnönü Vakfı tarafından, bir müze değil, dışarıda da örnekleri bulunduğu gibi bir “İsmet İnönü Evi” haline getirilmesiydi. Bunun sağlanması için ev, İnönü ailesi tarafından İnönü Vakfı’na bağışlanmış ve bu bina, gördüğünüz hale birçok dostumuzun katkısıyla getirilmiştir. Bunun yaşaması, hatta geliştirilmesi o dostlarımızın ve yenilerinin, hele Heybeliadalı’ların esirgemeyecekleri katkısıyla gerçekleşecektir.
İsmet İnönü'ye ait orjinal bir tablo

İnönü'nün ailesiyle birlikteliğini gösteren orjinal bir yağlıboya tablo.

Mutfak şu an restorede. İlginç detay kapısından salona uzanan bir servis penceresi...

Mustafa Kemal Atatürk, İnönü'nün birlikte çalıştığı oda.

Bahçesinde bulunan orjinal tulumba



Pembe boyalı bu ev Pazartesi hariç her gün ziyaretçilere açıktır.

HEYBELİADA İNÖNÜ EVİNİN AÇIK OLDUĞU ZAMANLAR VE ERİŞİM ADRESLERİ:

Heybeliada İnönü Evi Pazartesi hariç hergün saat 10:00 - 18:00 saatleri arası açıktır.

ADRES: Refah Şehitleri Cd.No:59 H.Ada-İSTANBUL
Telefon : 0 216 351 84 49

Müzeyi gezdim, gördüm acaba yemek nerde yerim diyorsanız Ada Restaurant'da tam size göre... Kahvaltısı, balığıyla adaya yolu düşenlere önerilecek mekanlarımızdan.


ÇAY DİYARI RİZE


Hayatımdaki tek kötü alışkanlığım "ÇAY"

Çay diyarı Rize'den bir tanıtım filmimiz.

GÜLEÇ İNSANLARIN ŞEHRİ "ARTVİN"

Karadeniz gezilerinde uğranılması gereken bir durak gibi düşünülse de, aslında  İstanbul-Artvin gezisi yapılarak detaylı bilgiler verilebilinir. 

Artvin güleç insanları, yaylaları ile  bir iki gününüzü alır.. Gezi programına yaylaları da katarsanız Artvin'le ilgili bayağı detaylı program yapabilirsiniz.

Biz Artvin'i;  Çardak Restaurant'ta bir yemek molası ve Kafkasör yaylasındaki Koliva Oteliyle ziyaret etmiş olduk. Çok detaylı bir gezi yaptığımız söylenemez. Ama Karagöl, Çardak Restaurant ve Koliva Otelindeki çekimlerimle az da olsa bilgi sahibi olabilirsiniz. 

Artvin'de doğa harikası KARAGÖL çekimimiz.

Artvin'de yemek yenecek yerlerden biri "ÇARDAK RESTAURANT"


Artvin Yaylalarında kalınacak güzel bir otel "KOLİVA OTEL"