5 Temmuz 2019 Cuma

LVİV'DE GEZER İKEN

Gezilecek Yer  : LVİV Ukrayna 
Kaldığımız yer: Homelike Apartment 
Para birimi       : Grevni (2019 yılı 1 tl =4.5 grevni)


Aslanlar şehri olarak bilinen Lviv'e,  bir yıl öncesi rezervli bilet alarak, gezi programımıza başladık. 

Sabiha Gökçen Havalimanından  1,5 saatlik bir uçuşla rahat bir şekilde Lviv havalimanına vardık. Buraya giriş yeni kimlikler ile de olabiliyor ve vizesiz.   Pasaportunuz varsa kimlik doldurmadaki zorluklara katlanmadan pasaport ile geçmeniz önerimiz. Yoksa sorgu odası gibi bir yerde polisin sıkı sorularına maruz kalabilirmişsiniz. Biz yeşil pasaportla geçtiğimiz için böyle sorulara maruz kalmadan rahatça geçtik. 

"Nereye gidiyorsunuz" diye sorulan sorulara Lviv deyince kimsenin bilmediği, Ukrayna deyince de "Aaaaa güzel kızlar vardır" diye soruların hepsi kendini bilmezlikten geldiğini bir kere daha anladım.  Oysa Lviv 1998 yılında Unesco'nun koruması altına giren çok kültürel bir şehir. 

Lviv kendi halinde genç kızların yaşadığı ve kendi halinde dolaştığı bir yer. Bizim gibi kültür, ülke ve tarih meraklısı zaten bunlara dikkat bile etmeyecektir. Ne aradığınıza, ne gördüğünüze bağlı diye şuraya küçük bir not iliştireyim.

Havalimanından iner inmez, taksiler beklemesine rağmen, şehri halkıyla iç içe yaşayarak öğrenmek açısından toplu taşımaları kullanmak ailemizin en önemli özelliğidir. Hele bir de metrobüs kültürünü bilen biri olarak buralar bizim içüüünn adeta bir çocuk oyuncağı. 





Havalimanından 29 no.lu otobüs ile Stepana Bandary St  durağında inerek  tramvay geçiş istasyonundan Rusovykh St. durağından T1 nolu tramvaya bindik.

Kalacağımız otel tramvay geçiş noktasında bizim Sultanahmet gibi şehrin tam merkezindeydi. Bakınız Homelike Apartment   Otelimizi Booking.com üzerinden rezerv yaptırmıştık. 

 Tramvay bizi çok güldürdü. Gerçekten de ülkemizin toplu taşımalarına göre bayağı ilkel.


Meğer canım ülkemin tüm ulaşım araçları modernin üstündeymiş de biz kıymetini bilmiyormuşuz. Sanki ite kaka giden eski bir tramvay. 

Rynok Square durağında iner inmez bizi sonradan Belediye olduğunu öğrendiğimiz binanın önündeki tango festivali karşıladı. O kadar renkli ve kalabalık bir ortamdı ki daha otele gitmeden bol bol çekimler aldık. Rynok Meydanı aslında Lviv'in en önemli meydanı . Burada 1 gün sadece cafelerinde oturmaya veya sokaklarına girip çıkmaya öneririm.  Belediye binası da burada olduğu için her türlü protesto, yürüyüş, eğlence bu meydanda yapılıyormuş.  Bu meydanı alın sırtınıza, istediğiniz sokaklara girin çıkan Lviv 2 günde tamam. Sokaklarında gördüğünüz kiliselere de girip çıkarak buradaki mimari güzellikleri görebilirsiniz. Adlarını bilmediğimiz ama hepsine girip mimarisine baktığımız kiliseler tam bir mimari güzellikteydi. 



Otelimizle ilgili şöyle bir bilgi vereyim. Otelin ilk intibası eski zaman apartmanı olması dolayısıyla biraz ürkütmesiydi. Ama ev sahibinin bize güleryüzle karşılayıp odaya yerleşince bu en çok önereceğim şey lokasyonu..  Homelike Apartment  tıklayarak, otel hakkında bilgileri edinebilirsiniz. 

Hemen eşyalarımızı bırakarak acayip canlı şehir merkezinde kendimizi bulduk. Tramvaydan inerken dans eden tango grubu yine devam ediyordu. Sokaklar Arnavut kaldırımı. Ama bir o kadar topuklu ayakkabıyla buralarda yürüyen hanımlar. Kendilerine bu sanatlarından dolayı tebrik ediyorum.

Lviv deki bayağı meşhur olan Celenteno Ristarorante 'da  Pizza  yemeyi ilk gecemizde tercih ettik. Buranın övgüleri çok güzel olduğu için ve kızımın da Pizza sevmesi hasebiyle,  yurt dışında sadece peynirli olmasından dolayı tercih ettiğimiz Margarita Pizza  yedik. 



Yemekten sonra sokakları gezdiğimizde bizi şaşırtan Avrupa ülkelerinde görmediğimiz kadar canlılık. Sokak çalgıcıları.
Yaşlıların banklarda satranç ve tavla oynamaları. Kısaca çok yaşayan bir şehir. Hatta İstanbul'dan bile güvenilir derece de gece hayatı var.

Hemen ilk köşede sizi Kahve Müzesi karşılıyor. Orayı gezdikten sonra sokaklarda değişik müzik gruplarını dinledik. 


  
O gece derin bir uyku çektikten sonra sabah ilk işimiz Vodefon'dan internet almak oldu. Araştırmalarımızın da altında bir ücrete hepimiz ayrı ayrı internet aldık.  Sınırsız internetle videolarımızı  anında paylaşabildik. 

Ukrayna'nın para birimi Grevni. 1 Türk lirası= 4 5 grevni (2019 yılı için)

Bu beni çok mutlu etti. İlk defa paramızın değerli olduğu bir ülke de kendimi çok iyi hissettim.  İnsanın parasının değerli olması ne kaaaa güzel bir duyguymuş meğersem.

Ama bu sizi yanıltmasın. Bazı ücretler de buna göre pahalı tutulmuş. 

İnternetler alınmış, hızını ve parasını da duyunca çok sevinmiş olarak kahvaltımızı yapmak için Turkish House diye bir yeri tercih ettik. 


Lviv'in genel özelliği hizmetlerin geç gelmesi. Bu türk garson için de Ukrayna'lı garson içinde böyle. Lviv'de çalışan tüm milletten garsonlar ağır.

Bir kere daha Türkiye'ye gidince garsonlarımıza ve toplu taşımamıza laf söyletmeyeceğimizi anladım. 

Kahvaltıdan sonra her yer yürüme mesafesi olduğu için Eczane Müzesine gittik. Tam karşısı da Cam Müzesi.


Lviv'de müze hakkında tespitim şu. Mesela eski bir eczane Eczane Müzesi olmuş, Bizim Taksim Rebul Eczanesi daha popüler bence.
Cam Müzesi de iki oda . Bizim Paşabahçe bunun yanında Topkapı Sarayı. 
Ayrıca Kahve Müzesini görünce de bizim Kuru kahveci Mehmet Efendinin kesinlikle müze olması gerektiğine inandım. Tarihiyle, tadıyla daha nostaljik bence. Müze kültürleri belki de değer vermelerinden. Ufak da olsa hemen müzeye çevrilmiş. 


Bugün gezi planımızın içinde övgüyle bahsedilen Çikolata Evi vardı. 4 katlı el yapımı çikolataların sergilendiği bir yer.
Orayı gezip çikolata fiyatlarını alıp, bir de kahvesini içtik.



Gezilerimde resimden çok, videoya önem verdiğim için bu yerlerin videolarını seyrettiğiniz takdirde daha çok bilgi sahibi olabileceksiniz. 


Şehir parkı Ivan Franco parkı şehrin tam ortasında .. Şehrin içinden geçerken dinlenebileceğiniz bir yer.



Sonra biraz dinlendik. Ardından 1 saat süren sight seeling adı verilen şehir turuna gittik. Fiyatı türk parasına göre oldukça uygun 25 tl filan. Güzel anlatımla şehri gezdik. Türkçe anlatımla da iyi bilgi sahibi olduk.



Bugün 2. Günümüz.  Sabah yine tam teşekküllü sıkı bir kahvaltıyla başlayalım dedik. Yine aynı yere gittik. Ama ilk günü reklammış meğer, ilgisiz bir şekilde sanki işini zorla yapar gibi kahvaltı ikram ettiler. Servisler ağır, biraz da algılama sorunu var. Buraya yolunuz düşerse iyi izah etmeniz gerekmektedir.

Kahvaltıdan sonra Lviv'in Sabancısı gibi sayılan zengin bir Ukrayna'lının evine gittik. Giriş ücreti pahalı geldiği için sadece dışarıdan çekimler aldık.


Buradan çıktıktan sonra da yürüyerek Şehir Hapishanesine geldik. Eskiden şehir içinde kalan hapishanenin ürpertici koğuşlarını gezdik.

Hapishaneden gezerek şehir merkezine geldik. Burada 350 basamakla çıkılan belediye binasından şehre panoramik bir görüş yaptık. 
Bildiğiniz Sirkeci Postahanesi gibi büyük kapılı bir bina.. Hiç güvenlik yok, memurların arasından yürüyerek çatısına çıkabiliyorsunuz. 
4. kata kadar asansörle çıkabilirsiniz, tabelaları takip ederek merdivene yönelip burdan dediklerine kadar 350 merdivenle çıkıp, bir o kadar da yürüme yoluyla tepeye varıyorsunuz. Zorlu bir yolculuk ama zirveye ulaştık. Sırf güzel görüntüleri almak için.

Burada güzel görüntüleri seyredip binadan inerken tam karşıdaki Pizzacı da güzel bir limonata içerek gelip geçenleri seyrettik.
Biraz dinlendikten sonra T1 no.lu tramvaya binerek buranın nostaljik ve turistik diye önerilen mezarlığına vardık. Lyschakiv Mezarlığı. 

İlginç bir mezarlık. Sanki Arkeoloji Müzesi Bahçesi. Zincirlikuyu Mezarlığını gezer miydim durup dururken ya da gezdim mi hayıııır. Ama buranın ilginç yanı mezarların Arkeoloji Müzesindeki gibi sanatsal olması. Üstüne de para verdik, ilginç mezarlığı gezdik. Ruh Ruhtur dedik, fatiha da okuduk.  Biz ölüye davranılması gibi davrandık, Allah kabul etsin. Hristiyan ruh ve müslüman ruh çatışır mı bilemedim.. 

Gezginlerin hepsi önermiş, biz gitmeyeydik de eksik gezgin mi olaydık. Tekrar mezarlıktan çıkarak tramvaya bindik. İneceğimiz duraktan bir önceki durakta indik. Yürüyerek giderken, ikinci el eşya pazarları, semt sebze pazarlarını gezdik.

Çok yoğun bir günün ardından akşam yemeğine kadar  otelimize çekildik. 

 Şehir merkezinin ortasında bir otel olması bilmediğiniz şehirde çok işinize yarıyor. Hemen otele uğrayıp tuvalete girebiliyorsunuz. Yok şarjınızı takabiliyorsunuz. Yok biraz dinlenelim öyle çıkalım diyebiliyorsunuz. Yemeğe gidip gelip tekrar çıkabiliyorsunuz. 
Bütün gece gayet gürültülü, müzikli, bol kahkahalı bir gece eşliğinde uyuyabiliyorsunuz. 

3. gün  araba kiraladık. 2.5 saatlik mesafelik bir yere gidecektik. Yerin adı Tunel of Love. Yani Aşk  Tüneli.  Arabayla köylerden geçtik. Hepsi tertemiz köy.
Aşk Tüneli aslında eski bir tren yolu, Doğa harikası bir yer.




Aşk Tüneli sadece Lviv için gelecek gezginlerinin pek ziyaret edemeyeceği bir yer. Çünkü şehirden uzak. Bizim gibi zorlu gezileri, yeni yerleri keşfetmekten çekinmeyenlerin daha doğrusu eşimin tercihi bir yer. 


Burayı ziyaret bir günümüzü alıyor. Aşk Tuneli Ukrayna'nın Rivne bölgesine bağlı, Klevan isimli yerleşim yerinde bulunuyor. Tek yönlü bir tren rayının etrafında, her iki yönde uzayıp giden tünel şeklinde ağaçlardan oluşuyor. 6 km. uzunluğunda bir tünel. Sonuna kadar yürüyen var mı bilemem ama sivrisineklerin her bir yanınıza sarması sonucu sizde ne aşk kalır, ne de yürüme.. Burası her mevsimde güzeldir sanki. Tünel girişinde sizi hediyelik eşya, magnet satıcıları ve cafeterya karşılıyor. Kesinlikle araba ile gidilebilecek bir yer. Trenle gidilir derlerse de inanmayın. Zorlu bir yolculuk. Çok gitmek isteyen muhakkak araba tutsun. Yoksa google earth 'den bakın gitsin. Görülmeye değer ama, arabanız yoksa zahmeti zor.  

4.  gün yine bizi bir macera bekliyordu. 29 nolu minibüsle bir köye gittik. 300 yıllık köymüş. Minibüs kültürünü tatmanızı isterim. Bildiğin köy minibüsü şehrin arnavut kaldırımlarında tıngır mıngır gidiyor. Sonra tekrar şehre geldik. Tren garı kenarındaki pazarları gezdik. 


Şehrin merkezinde büyük heybetli bir bina gece gezintisinin hoş yeri. Opera binası .

Opera Binası şehrin en görkemli binalarından biri. Opera binasının önündeki balerin gibi güneş şemsiyelerine bayıldım. Tam binaya hoş bir konsept.. Opera binasının önünde uzunca bir park alanında akşamları her türlü etkinlikler yapılabiliyor. 
 Opera binasının  yakınında bulunan Mc Donalds dan bu akşam ki yemek tercihimizi kullandık. En azından bildik bir şeyler yedik. Lviv'in yemek kültürleri ile ilgili değişik öneriler bloglarda yapılabiliyor. Bu konuda biz biraz seçiciyiz. Bilmediğimiz tatları balık hariç deneyemiyoruz. Özellikle et ürünlerini. Genellikle tavuk ve balık üzerine olan yerleri deneyebiliyoruz. 

Opera binasının orada, akşamları harika sokak çalgıcılarını dinleyerek,  dondurma yiyebilir, banklarda, cafetaryalarda oturabilirsiniz.  Pamuk şekeri yapan amca cana yakın bir amcada opera binasının oralarda. Ondan güzel pamuk şekeri alın.



5. gün hadi yine beğenmesek de kötünün iyisi diye Turkish House da kahvaltı yaptık. İlk günü kahvaltısı reklam bölümüymüş meğer. Bugün yine zorla ite kaka kahvaltı yedik. 
Bugünü hediyelik eşyalarımıza ayırdık. El yapımı çikolatacı buranın en popüler yerlerinden.
Çikolatalar paramız değerli olsa bile bayağı pahalı aslında. Son günü Roshen Market diye bir yer gözümüze çarptı.

Meğer asıl derya burasıymış. Harika şekerlemeler ve çikolatalar mevcut. Meğer asıl yer burasıymış. Buraya muhakkak uğrayın. Özellikle yakınlarına hediye getirmek isteyenler Lviv'de şehir merkezinde magnetciler, çikolata dışında hediyelik bir şey bulamazlar.
Roshen market şiddetle öneririm. Herkes el yapımı çikolatacıyı önerdiği için oraya gittik ve hediyelik çikolatalarımızı aldık. Hand Made Çikolatacı önerim ama son günü keşfettiğimiz Roshen'i bileydim asıl tüm hediyeliklerimi oradan alırdım. Güzel hediye için bu iki yeri tercih edin. 
lviv roshen ile ilgili görsel sonucu

Otel sahibi sabah boşaltmamız gereken oda için bize 4'e kadar müsaade verdi. Çok rahat konaklama geçirdik. Tüm aldıklarımızı odamıza gelerek yerleştirdik ve havalimanına gitmek üzere yola çıktık.








Uber buralarda aslında önerilen ulaşım araçlarındanmış. Taksiler insanları havalimanına pahalı götürebiliyorlarmış. Ama raylı sistem bizim daha hoşumuza gittiğinden tramvayla airport otobüslerinin geçtiği yere geldik. 29 no.lu Airporta giden otobüslerle havalimanına geldik.  

Havalimanından geçiş bayağı uğraştırmalı, Kilo da çok sorun yaşatıyorlar. Ona göre bavulunuzun ağırlığını tam yaptırın. Yoksa sizi uğraştırıyorlar. 

Lviv'de güzel bir 4 gün geçirmenin hazzıyla uçağımıza bindik, anılarımızı da  bloğumun konusu olarak buraya iliştim. 
Size de fayda sağlarsa ne mutlu bana.